Merhaba Teknoloji Haberleri Tekno Bilim ailesi ,
Lobotomi ne demek sorusunu detaylıca cevaplayacağımız bu makalemizde anlatılanlara eğer Guguk Kuşu filmini izlediyseniz pek yabancılık çekmeyeceğinizi garanti edebiliriz. Lobotomi, bu filmdeki başrol oyuncusuna uygulanmış ve bilincini tamamen kaybetmesine, deyim yerindeyse bir “bitkiye” dönüşmesine neden olmuştu. Peki, lobotomi nedir? Dilerseniz cevabını birlikte verelim.
Lobotomi , insan beyninin prefrontal lobundaki sinir bağlarının kesilmesi şekliyle uygulanan ve günümüzde etik görülmeyen bir operasyondur. Uzun yıllar çok sayıda nörolojik rahatsızlığın ve çok nadir de olsa bipolar bozukluk gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmış olan lobotomi birçok doktora göre, beyin dokusuna “kasıtlı bir şekilde” zarar vermektir.
Lobotominin Geçmişi
İsviçreli bir doktor olan Gottlieb Burkhardt , halüsinasyonlar gören ve ağır bir şizofreniyle karşı karşıya olan hastalarının prefrontal kortekslerine yaptığı müdahale sonucunda, hastalarının sakinleştiklerini gördü. Bunu bir süre devam ettiren Burkhardt, operasyonu geçiren bazı hastaların intihar etmesinin ardından bir şeylerin yanlış gittiğini anladı ve bu tedavi yönteminde ısrarcı olmadı.
Bundan yıllar sonra 1935’e gelindiğinde Portekizli bir nörolog olan Antonio Egas Moniz, lobotomi olarak tanımladığımız yöntemi keşfetti ve 1949 yılında (ilginç bir şekilde) kendisine Nobel Fizyoloji ödülü verildi. Tabi bu tedaviyi etik görmeyen çoğunluk kesimden olan doktorlar, ödülün iptali için çalışmalar yürüttü.
Moniz’in çalışmalarına dair 2011 yılında yayınlanmış olan bir makalede, depresyon, panik atak ve şizofreni gibi rahatsızlıklara sahip bazı hastalarda bu tedavi başarılı sonuçlanıyordu. Buna rağmen ciddi birçok sorunu da beraberinde getiren lobotomi, bağırsak sorunları, görme yetisinde azalma, kusma ve ateş gibi olumsuz etkilere sebep oluyordu.
Lobotomi Tedavisi Sonucunda Hastalara Ne Olur?
ABD kayıtlarına göre günümüze kadar bu ülkede 50 binin üzerinde lobotomi uygulandığı ve bu hastaların yalnızca çok az bir kısmının iyileştiği belirtildi. Tedaviye maruz kalan birçok hastanın tahammül seviyesi oldukça düşerken, empati becerileri de tamamen yok oluyor. Hatta hastaların bir çoğu kendi başına günlük işlerinin üstesinden gelemeyecek bir duruma düşüyor.
Lobotomiye karşı olan doktorların belirttiğine bu operasyonun en büyük yan etkisi, beyinde ciddi bir zihinsel durgunluğa sebep olması. Tedavi üzerinde uygulanan birçok hasta, eskisinden daha kötü hissettiğini ve artık kişiliğinin yok olduğunu söylüyor.
1950’lerin ortalarına gelindiğinde, birçok psikolojik tedavi ilacı ve antidepresanların ortaya çıkmasıyla birlikte lobotomi uygulamaları oldukça azaldı ve neredeyse sıfır seviyesine indi. Günümüzü konuşacak olursak, birçok nörolojik ve ruhsal rahatsızlığın çözümü olarak ilaçlar ve psikoterapi yöntemleri uygulanıyor.
Peki lobotomi günümüzde hiç uygulanıyor mu? Maalesef çok nadir de olsa evet, nadir olma sebebi de artık sizin de bildiğiniz üzere; beynin bir organelinin çıkarılarak tedavi yapılmasının “etik” kabul edilmemesi. Geçmişteki olumsuz örnekler, günümüz doktorlarının gözünü korkutmuş olsa gerek ki günümüzde bu tedaviyi uygulamayı akıllarından bile geçirmek istemiyorlar!